Hadimler, görevli ruhani varlıklardır demiştik; bu varlıkların maksadı ve amacı tamamen yüce yaratıcının isteği doğrultusunda şekillenmektedir. Hadimler, yüce yaratıcının isteğini sorgulamazlar ve bu isteği yerine getirmek için çalışırlar. Gözle görülmeyen varlıklarda olabilir, gözle görülebilen ve insan hayatında belirli bir süre varlıklarını hissettiren varlıklarda olabilir. Bu durum tamamen onların görevleri ile belirlenir. “Hadimlerin iyisi kötüsü var mı” gibi bir soru sormadan önce, hadimlerin amaçlarının ne olduğunu incelemek gereklidir.
Hadimler, sorgulamaksızın Allah’ın verdiği görevi yerine getirmeye çalışırlar, bu nedenle görev ne olursa olsun, yüce yaratıcının engin bilgisine karışmaz ve yerine getirirler. Verilen iş ya da görevin neticesi elbette Allah tarafından belirlenmiştir.
Evrende her şey bir sebep-sonuç ilişkisine dayanmaktadır. Bu nedenle olan ya da oluşacak olan durumların getirileri çok önceden hesaplanmış ve belirlenerek, yaratılan varlıkların önüne koyulmuştur. Kişinin kaderi, yaşayacakları karşısında belirli bir yere kadar etkili olacaktır, kazanın ve kaderin Allah’ın hükmünde olduğunu bilmek burada çok önemli bir esastır.
Hadim denilen görevli, koruyucu, bekçi olan bu varlıklar; bu vasıfları yaptıkları işler ve kendilerine verilen görevler neticesi ile belirler. Hadimlerin iyisi kötüsü var mı? Kimi toplumlarda, yeryüzünü koruyan varlıklar olarak bilinir, kimi uygarlıklarda yağmur yağdırmakla görevlidir, kimi zamanlarda ise, insanlığın kurtarıcısı olarak ortaya çıkmışlardır.
Bizim toplumumuzda hadim olarak adlandırılmaya en yakın durum; Hızır ve İlyas adı ile bilinen ve çıktıkları her zamanda ve dönemde mucizeler yaratan varlıklardır. Hızır uğrasın, Hızır yetişsin, Hızır gelsin şeklinde oluşan deyim ve söylenceler, işte bu nedenden ötürü ortaya çıkmış ve hala günümüze kadar varlıklarını hissettirmiştir. Tüm bu anlattıklarımıza ve deneyimlerimize dayanarak söyleyebiliriz ki; hadimlerin sorgulamadan yerine getirdikleri görevler ile yargılanmaları asla söz konusu olamaz. Verilen göreve uygun davranan bu ruhani varlıkları iyi ya da kötü olarak sınıflandırmak; insanoğlunun haddine bir tutum olmayacaktır.